MİLLİ MÜCADELEDE KIRŞEHİR VE KARACA KURT TÜRKMENLERİ

Kırşehir Gençler Derneği

30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması hükümleri gereğince terhis edilen asker ve subaylar yörelerine dönmüşler, fakat Milli Mücadele'yi bırakmaya­rak işgal bölgelerinde başlayan Kuva-i Milliye hareketine katılmışlardır. Kırşehir gibi he­nüz işgalin söz konusu olmadığı yerlerdeki gençler ise, milli egemenlik ve bağımsızlık gibi duyguların etkisi ile sosyal ve siyasal çalışmalar yapmak istemişlerdir. işte, terhis edilerek Kırşehir'e dönen ve yenilgiyi asla kabullenmeyen Kırşehirli gençler, 1918 yılı Şubat ayında on kişilik bir heyetle "Kırşehir Gençler Derneği" adıyla bir dernek kurarak derhal çalışmaya başlamışlardır. Birinci Dünya Harbi sonrasında Kırşehir'de böyle bir derneğin kurulması ve hemen çalışmalara başlaması, Mustafa Kemal Paşa'nın Kırşe­hir'e gelişlerinde, dernek binasını ziyaretleri sırasında, dernek yöneticilerinin Mustafa Kemal Paşa tarafından övgüye değer görülerek takdir edilmelerine neden olmuştur. Ni­tekim Mustafa Kemal Paşa bu takdirlerini, dernek hatıra defterini kendi el yazılarıyla im­zalayarak belgelemiştir.

Kırşehir Gençler Derneği'nin yöneticileri ise, Reis Garipoğlu Reşat (Özdeş), Ge­nel Sekreter Mustafa Hilmi (Nural), Muhasip Üye Mehmet Fevzi (Saçak), Üye Cevat Hakkı Tarım, Üye Mehmet Tayyip (İhtiyaroğlu), orman memuru Katıcıoğlu Ahmet Bey, vergi dairesi veznedarı M. Sıtkı (Doğu) Bey ve daha dört kişiden meydana geliyordu. Bu dernek; İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesinden (15 Mayıs 1919) itibaren baş­layan saldırı ve diğer siyasi gelişmeler konusundaki haberleri, telgraf ve gazeteleri der­nek binasına asıyor, halkı bilgilendirerek aydınlatmaya çalışıyordu. Dernek üyeleri, ge­rek kendi aralarında, gerekse halka karşı düşüncelerini şöyle ifade ediyorlardı:

 "Bastı­ğın toprak senindir, ona sahip ol. Bu toprak, bütün Anadolu ve Rumeli'deki toprakları­mızdır. Düşmana boyun eğmek yok, istiklal uğruna ölmek var". Dernek, ülkenin genel durumu hakkında halkın haber almak için sık sık uğradığı bir merkez haline gelmişti. Bu dernek, Kırşehir halkı üzerinde milli duyguların gelişmesinde, vatan ve bağımsızlık ko­nusunda ve Mustafa Kemal Paşa'ya gösterdikleri bağlılıkla, Kırşehir halkının Milli Müca­dele'ye destek olmasında önemli bir rol oynamıştır.

Kırşehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Kırşehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Müftü Halil (Gürbüz) Bey başkanlığında ku­rulmuştur. Reis Halil (Gürbüz) Bey başkanlığındaki bu cemiyet, ilk önce çalışmalarını Medrese binasında yürütmeye başlamış, daha sonra Kale'deki idadi (Lise) binasında sürdürmüştür. Bu cemiyetin şube reisi Haydar Bey olup, cemiyet, Ömer Aydın (Genç), Mehmet Ağa, Nurullah Efendi, Hacı Nuri Efendi, Molla Mustafa (Akça) , Hacı Hidayet Efendi gibi üyelerden oluşuyordu. Cemiyet, Kırşehir ve yöresinde milli mücadeleye tam destek vermiş ve kendi bölgesinde son derece etkili bir çalışma yürütmüştür. Cemiyet üyeleri, Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Kırşehir'e gelişleri sırasında her türlü çalışmayı yaparak, Milli Mücadele önderliğinin o günün şartlarına göre en uygun şekil­de ağırlanmasını sağlamışlardır. Buna ek olarak, Kurtuluş Savaşı sırasında ihtiyaç du­yulan malzeme ve teçhizatın toplanmasını, devlet düzeninin olmadığı bir ortamda sivil ve askeri işlerin başarıyla yürütülmesini sağlamıştır. Ayrıca, İstanbul Hükümeti yanlısı olarak görev yapan Ankara Valisi Muhittin Paşa'nın Kırşehir'e müdahale etmesini önle­mişler ve halkın milli mücadele bilincini sürekli olarak canlı tutmuşlardır.

Mucur Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Mucur Kaymakamı A. Cevat (Akın) Bey'in başkanlığında kurulmuş bir cemiyettir.Bu cemiyet Kaymakam Cevat Bey'in başkanlığında, Belediye Reisi Derviş (Dündar) Ağa, Ağa'nın Mustafa (Aksoy Efendi, Hacı Fakı'nın Nari (Sarıoğlu) Efendi, Köse Va­izi'nin Ahmet (Canatan) Efendi, Hacı Şakir'in Süleyman Efendi tarafından kurulmuştur. Bu cemiyet ilk iş olarak, İstanbul’da bulunan Damat Ferit Paşa Hükümeti'ni tanımadık­larını bildiren bir telgrafı, Ahmet Canatan imzasıyla Bab-ı Ali'ye göndermiştir. Cemiyet üyeleri köylere kadar giderek, cemiyetin şubelerini açmaya ve ülkenin içinde bulunduğu durumu anlatmaya çalışmışlar, Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'ne içtenlikle des­tek vermişlerdir. Mucur Kaymakamı ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi A. Cevat Bey'e bu tür çalışmalarından dolayı, önce Mucur'da ve daha sonra da görev yaptığı Sungur­lu'da "Fahri Hemşerilik" verilerek onurlandırılmıştır. Ayrıca kendisine, Kurtuluş Savaşı’ndaki üstün gayret ve çalışmalarından dolayı "Kırmızı Şeritli İstiklâl Madalyası" veril­diği de ifade edilmektedir.

Mucur'da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nden başka, İzmir’in işgali üzerine Mu­cur'dan çekilen bir protesto telgrafında, "Mucur Cemiyet-i İslamiye Milli Heyeti" adıyla bir başka cemiyetten bahsedilmekte ise de, böyle bir cemiyetin varlığına dair başkaca bir kaynağa rastlanamamıştır.

Milli Mücadele'de düzenli ordu kurulması aşamasında, Batı Cephesi Komutanlı­ğı'nca 4 Ağustos 1920 günü, Genelkurmay Başkanlığı'na sunulan ve Batı Cephesi'nin insan gücü faaliyetlerini açıklayan raporda: "500 mevcutlu Kırşehir Taburu'nun kuruluş, donanım ve silahlandırma işlerine hızla devam edildiği" açıklanmaktadır.

I. Dönem Kırşehir Milletvekili olan M. Rıza Bey de, kendisine bağlı kişiler ve ha­pishaneden çıkartmış olduğu mahkumlardan meydana gelen beş yüzden fazla kişiden oluşun bir kuvvet ile "Ertuğrul Grubu" Komutanı Kazım Özalp Bey'in emrinde, İnegöl, Bi­lecik ve Yenişehir havalisine giderek Milli Mücadele'ye destek vermiştir.

Kırşehir halkı Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra Milli Mücadele yan’lısı bir tutum içerisine girerek, İstanbul Hükümeti ve dış güçler tarafından yapılan kışkırtma ve telkinlere kanmamış, Kuva-i Milliye'den yana olmuş, hatta yanı başında baş gösteren çapanoğlu isyanı’na taraftar olmayıp, karşı bir tutum sergilemiştir.

Milli Mücadele'de hazırlık safhası bitip düzenli ordunun kurulmasından sonra da cepheye çağrılan Kırşehir gençlerinden bir çoğu şehit olmuştur. Savaş yıllarında Kırşehir Gençler Derneği yöneticilerinin hemen hemen tamamının askere alınması, dernek faaliyetlerinin durmasına sebep olmuştur. Kurtuluş Savaşı'nda tespit edilebilen şehit sa­yısı; Kırşehir merkezden iki yüz on, Mucur'dan yetmiş beş, Avanos'tan seksen beş kişidir.
Kırşehir halkı, Milli Savunma Bakanlığı'nın, Harp Encümeni'nin kararlarına ve "Te­kalif-i Milliye" emirlerine, güçleri oranında katkıda bulunarak, Milli Mücadele'ye destek olmuştur. Milli Mücadele'ye yalnız askeri ve siyasi yönden katkı sağlamakla kalmayan Kırşehirliler, Mucur Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından, o zaman için yüksek bir mik­tar olan kırk bin kuruş göndererek, maddi yönden de desteklemiştir. Ayrıca Karaca Kurt Türkmenlerinin meskun bulunduğu  Mucur Mü­dafaa-i Hukuk Cemiyeti, Ankara'da açılan ilk meclis binasının yapımı ve onarımında kul­lanılmak üzere otuz bin kuruş daha göndererek bu yöndeki desteklerini sürdürmüştür.

15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir’i işgal ettiğini haber alan Karaca Kurt Türkmenlerinin meskun bulunduğu Mucur halkı, ilgili makamlara başvurarak bu haksız işgali, hem ülke genelinde hem de uluslararası düzey­de protesto etmiştir. Çeşitli Avrupa hükümetlerine yaptıkları müracaatları ile işgalin kal­dırılmasını istemiş, şayet bu istekler yerine getirilmez ise haklarını kendi güçleri ile ala­caklarını bildirmiştir. Mucurlular, duygu ve düşüncelerini, "Mucur Cemiyet-i islamiye ve Milli Heyeti" imzası ile Harbiye Nezareti'ne gönderdikleri telgrafla şöyle anlatmaktadır: "Sevgili vatanımızın mühim bir parçası bulunan İzmir’in, Yunanlılarca işgali ve ilhak edil­mek üzere bulunduğu haberi felaketini bugün altık. Halkımız galeyan halinde ve orada­ki kardeşlerimize yardım edebilmek için hazırlanmaktayız. Aynı zamanda Avrupa hükü­metlerine müracaattan geri durmuyoruz. Eğer Avrupa bizim bu haklı feryadımızı duy­mazsa, hakkımızı kendi kuvvetimizle korumak hususundaki azmimiz kat' idir. Bize reh­ber olunuz."

Milli Mücadele yıllarında yönetim bakımından Kırşehir'e bağlı bulunan Karaca Kurt Ceritli Türkmen aşiretinin meskun bulunduğu  Keskinliler de, İzmir ve dolaylarının Yunanlılar tarafından işgal edilmeye başlandığını duyunca bü­yük bir üzüntü içerisine girmişler, 16 Mayıs 1919 tarihinde binlerce kişinin katıldığı bü­yük bir miting ile durumu protesto etmişlerdir. Konu ile ilgili olarak Keskinliler, bütün halk adına Müftü Mehmet Sadık ve daha birkaç kişinin imzaladığı Milli Mücadele'ye hazır ol­duklarını bildiren bir metin yayınlamışlardır. Metinde, İzmir’in işgalinden dolayı halkta derin bir üzüntü meydana geldiği belirtilerek şöyle denilmiştir: "Bu işgal hareketini milli haysiyetimize, hukukumuza açık bir tecavüz telakki ederek, bütün heyecanımızla harekete hazırız. Dört devletin milli haklar hakkındaki vaatlerine güvenerek, sükunet ile mü­tarekenin başlangıcından beri hakka riayet edileceğini umduğumuz halde, iş bu vaatlere müstenit ilmî görüşlere de uymayan işgal hareketini milli şeref ile mütenasip bir su­retle muhalefette bulunulmasını "Hükümet-i Saniye'den talep ve temenni eder, bu hu­susta maddi ve manevi bütün fedakarlığa hazır ve amade bulunduğumuzu arz ederiz".

İstanbul’un itilaf Devletleri tarafından 16 Mart 1920 tarihinde işgal edilmesi de Kır­şehir halkı tarafından büyük bir üzüntü ile karşılanmış, batılı devletlerin uzun süreden beri dile getirdikleri milliyet, hürriyet, bağımsızlık ve vatanseverlik ilkelerine uymayan bu davranışları, Kırşehir halkı tarafından büyük bir miting yapılarak protesto edilmiştir. Mi­ting sonunda "Kırşehir Müdafaa-i Hukuk Reisi Hilmi" imzası ile Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanlığı'na aşağıdaki karar metni gönderilmiştir:
"Bu tecavüz Osmanlı hakimiyetinden ziyade yirmi asırlık insanlık medeniyetinin meydana getirdiği hürriyet, milliyet ve vatanseverlik esaslarına bir darbe teşkil edeceği ve Osmanlı milletinin varlığını ve istiklalini koruması hususundaki azim ve imanına bu hadisenin hiçbir tesiri olmayacaktır. Yalnız hür milletlerin bu haksızlığı kabul etmekle bü­yük bir tarihi mesuliyetin altına girmiş olacaklarından bu üzücü hadiseyi 'kemal-i şiddet­le' protesto ederiz. Bu hadiseden doğacak her türlü mesuliyetin de müsebbiplerine ait olacağını arz ve haksızlığın bir an evvel tamirini bekleriz".
İstanbul’un işgal i üzerine Mucurlular tarafından da 19.03.1920 tarihinde bir miting düzenlenmiş ve miting sonrasında işgalci güçlerin temsilciliklerine çektikleri telgraflarla, durum protesto edilmiştir. Kaymakam Cevat Bey, yaptıkları çalışmaları aşağıdaki telg­rafla temsil heyetine bildirmiştir: "Bugün mübarek Cuma namazının edasını müteakip Belediye dairesi önünde büyük bir miting akdedilerek sevgili İstanbul’umuzun son vazi­yeti münasebetiyle hazır bulunan ümmet-i islâmiyenin vatanperver duygularını açıkla­yan şiddetli ve müessir ifadeleri içine alan protesto telgraflarının sureti bilcümle mü­messillere gönderildi"

Mondros ile birlikte yurdun her köşesinde işgal, öldürme, talan ve yağma şeklinde başlayan olumsuz hareketleri yakından izleyen Karaca Kurt Türkmen aşiretinin meskun bulunduğu Mucur halkı, Fransızlar ile birlikte hare­ket eden Ermenilerin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaptıkları zulüm ve Maraş'ın iş­gali üzerine 26.01.1920 tarihinde, hem ilgili devletlere karşı durumu protesto etmiş, hem de "Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Merkez iyesi”ne çekilen telgrafla, bölge halkının konuya duyarlılıklarını dile getirmiştir. Son derece anlamlı olan telgraf metni, emperyalist devletlere karşı Mucur halkının haykırışı niteliğindedir: "Şimdi Maraş'ta me­deni bildiğimiz Fransızların, Ermenilerle işbirliği yaparak, top ve mitralyöz ateşleri altın­da din kardeşlerimize can verdirdikleri, insanlık ve medeniyet eserlerini tamamen yok ettikleri haberini aldık. Ey!... Medeniyetin ve insanlığın vicdanı olarak tanıtılan Amerika Devleti ve Avrupa Devletleri!.. Daimi adalet, medeniyet ve insaniyet sözleriyle bütün dünyayı kana boyayan ve bu suretle avutan bu sahte medeniliğin hakiki kararını hemen, tereddütsüzce tasdik et!... Veyahut bu kötü fikri, göstereceğin adil ve seri icraatla ispat ve tekzip et!.. Ey İtalya, Fransa, İngiltere, tarihin kara sahifeleri ile dolduracağı kara ve lekeli katreleri olmaktan, bütün insanlık aleminin vereceği büyük fikri kararla tarihi me­suliyetten sakın! Hak ve hakkaniyeti tarafsız olarak insanlığa yakışacak bir surette bir an evvel teslim et!...

Bu namerdine insanlığa mugayir hareketleri artık kır, yık, ez!.. bununla şöhret ka­zan, bütün insanlığın hür temini daima kendine topla ve düşünmeye çalış.

Yapılan hareketi kemal-i nefret ve şiddetle proteste eder, halen hadisenin durul­masıyla beraber mesullerinin acilen ve pek şiddetli bir surette cezalandırılmalarını talep ederiz."
Kırşehir halkının, İstanbul’daki siyasi gelişmeleri ve hükümette meydana gelen değişiklikleri de yakından takip ettiklerini görmekteyiz. Ali Rıza Paşa kabinesinin istifası üzerine çekilen telgraflar, Kırşehir halkının devlet politikasını ve yaşanan olaylar ve ge­lişmeleri çok yakından takip ettiğini göstermektedir. Konu ile ilgili olarak Mucur Müda­faa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Nuri Bey'in Mebuslar Meclisi'ne çektiği telgrafta; Kabine'nin, yabancı devletlerin baskısı sonucu istifa ettirildiğini, yerine milli amaçlara karşı bir kabi­nenin kurulmak istendiğini, milletin kesinlikle böyle bir duruma katlanamayacağını bildir­miştir.

Ali Rıza Paşa Kabinesi'nin istifası üzerine Keskin'den de, "Keskin Müdafaa-i Hu­kuk Cemiyeti Reisi Sadık" ve arkadaşlarının imzaları ile 5 Mart 1920 tarihinde gönderi­len telgrafta: "Ali Rıza Paşa Kabinesi'nin istifasını haber aldık. Yerine milli çıkarlara ve milli amaca uygun olarak çalışacak bir kabine kurulmasını arz eder, aksi halde milletin katlanamayacağını bildiririz, efendim." denilmiştir.

Milli Mücadele döneminde Ankara'nın Atatürk'ün emri ile Karaca Kurtlar tarafından Kuvvayı Milliye emrine alınması 

Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal'in önderliğindeki milli uyanışı boğmak isteyen İstanbul hükümeti, Anadolu'daki bazı illerin valilerini bu iş için görevlendirmiştir. İstanbul hükümetinden aldığı direktiflerle Ankara'ya dönen Vali Muhittin, 1919 Eylülünün ilk günlerinde teftiş bahanesiyle Hacıbektaş'a gitmiş, Çelebi Cemalettin Efendi ve Bektaşi babalarını Kuva-yi Milliye taraftarlığından caydıramayacağını anlayınca Çorum'a geçerek Çorum Mutasarrıfı Samih Fethi Bey ile Kastamonu'daki 58 piyade alayı komutanı Mustafa Bey'i kandırmayı başarmıştı. 14 Eylül 1919 günü, İstanbul Hükümeti Dahiliye Nazırına bir telgraf yollayan Vali Muhittin, topladığı kuvvetlerle Ankara'nın basılabileceğini bildiriyordu.

Ankara Valisi Muhittin Paşa'nın faaliyetlerinden haberdar olan Mustafa Kemal, Ali Fuad Paşa'dan vali Muhittin'i tutuklamasını istemiş, Fuad Paşa Hacıbektaş'a giden valiyi Albay Osman'a takip ettirmişti. Ankara Kolordu Komutan vekili Mahmut Bey'le haberleşen Fuad Paşa, Vali Muhittin'in mutlaka yakalanıp Sivas'a yollanması gerektiğini bildirmiştir.Mahmut Bey, valiyi tutuklama işiyle Keskin Müfreze Komutanı Karaca Kurt Ceritli Türkmen aşiretinden aşiret reisi  Hamitli Rıza Bey'i görevlendirdi.
Ankara'ya dönme kararı alan vali, Çorum'dan ayrılarak 19 Eylül 1919'da Sungurlu'ya gelmiş, oradan da Keskin'e geçmişti. Keskin'le Elmadağ arasındaki Kılıçlarbeli'nde pusu kuran Kırşehir'in Hamit köyünde oturan Kuvâ-yı Millîye reislerinden Hamit'li Rıza Bey'in Karaca Kurt Türkmen Müfrezeleri Vali Muhittin'i tutuklayıp Sivas'a göndermiştir.Bu sayede Milli Meclisin Ankarada kurulması için Kuvvayı Milliyenin önündeki engel de ortadan kaldırılmış, Kuvvayı Milliyecilere Ankara yolu açılmıştır.


(21-26 ARALIK 1919 ) BAŞBUĞ ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARININ KARACA KURT TÜRKMENLERİNCE MUCUR'DA KARŞILANMASI VE KIRŞEHİR'DE AĞIRLANMASI

Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti Sivas-Kayseri yolunda, büyük sıkıntılar çe­kerek 19 Aralık 1919 Cuma günü akşam üzeri Kayseri'ye ulaşmıştır. Kayseri'de imam zade Reşit Ağa'nın evinde iki gece misafir olan Mustafa Kemal Paşa, şehirde kaldığı sü­rece Kayseri'nin ileri gelenleri ile görüşmüş ve Kayserililerin Kuva-i Milliyeci, fedakar ve vatansever insanlar olduklarını ve Milli Mücadele için her türlü desteğe hazır bulunduk­larını memnuniyetle görmüştür.

21 Aralık Pazar sabanı 9.00 sıralarında Kayseri'den hareket eden heyet, öğle üze­ri Himmetdede Köyü'ne (şimdi ilçe) ulaşmış ve kısa bir ara verdikten sonra Mucur'a var­mak üzere hareket etmiştir.

a) Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Mucur'a Gelişleri ve KARACA KURT TÜRKMENLERİNCE karşılanması 

XX. Kolordu Kumandanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Mustafa Kemal Paşa ile Amas­ya'da görüştükten sonra, kolordu merkezi olan Ankara'ya dönerken Çorum-Yozgat-Mucur-Kırşehir yolunu izlemiş, Mucur'da iken Mucur ileri gelenlerine; "üç gün sonra gele­cek olan paşalara karşı çıkınız" diyerek, Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'ni karşı­lamaları ve destek olmaları gerektiğini belirtmiştir. Zaten Mucur Belediye Başkanı Der­viş Dündar Bey'in Mustafa Kemal Paşa'ya çektiği bir telgraf ile, Ankara'ya geçerken Mu­cur'a da teşrif etmeleri istenmiş, Mustafa Kemal Paşa'da bu davete: "...geçerken uğra­yacağım, alakanıza teşekkür ederim" şeklinde cevap vermiştir.

Kayseri-Himmetdede den hareket eden Mustafa Kemal Paşa ile Temsil Heyeti'ne Himmetdede-Mucur arasında bulunan Topaklı Köyü (şimdi ilçe) sınırına kadar Kayseri atlıları, Topaklıdan sonra ise Kırşehir atlıları rehberlik etmiştir. Aralıklarla yağan kar ve yağmurdan tamamen çamurlaşan yolda güçlükle ilerleyebilen heyet, ancak 21 Aralık Pazar günü saat 20.30'da Mucur'a gelebilmiştir.

Mucur Kaymakamı Cevat Bey, heyetin Yenice Çiftliği'nden sonra Hacıbektaş'a gi­deceğini sanmasından dolayı herhangi bir hazırlık yapamamıştır. Heyet, yol yorgunlu­ğuna rağmen kaymakamlık binasına davet edilen Mucur ileri gelenleri ile ülkenin içinde bulunduğu durum hakkında genel bir görüşme yapmıştır. Mustafa Kemal Paşa, geceyi kaymakamlık binasında, heyet üyeleri de Mucur ileri gelenlerinin evlerinde geçirmiştir. Sa­bah iki otomobil ile Hacıbektaş'a hareket eden heyet, öğle üzeri Hacıbektaş yakınında­ki Yenice Çiftliği'nde Hacıbektaşlılar tarafından karşılanmıştır.
Hacıbektaş'ta Anadolu Alevilerinin önderi olan Çelebi Cemalettin Efendi ve Hacı­bektaş Dede postu Vekili Niyazi Salih Baba ile görüştükten sonra 23 Aralık 1919 Salı gü­nü tekrar Mucur'a dönen heyeti, bu kez Mucurlular ile birlikte Kırşehir'den gelen atlılar Kurugöl Köyü (şimdi belediyelik) mevkiinde karşılamıştır. Mucur Kaymakamı ve Müda­faa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Cevat (Akın) Bey, Sivas Kongresi kararlarından haberdar ol­duğu gibi, Sivas'tan yola çıkan heyetin Mucur'a da uğrayacağını biliyordu. Nitekim Ha­cıbektaş'tan Mucur'a dönmekte olan Mustafa Kemal Paşa ve heyeti için coşkulu bir tö­ren düzenlenmiştir. Bu törene katılmak için gelen 150 kadar silahlı Mucur Karacakurt atlıları davul, zurna eşliğinde halkla birlikte Kurugöl Köyü'ne kadar giderek, çiseleyen yağmur altında iki saatten fazla bir süre heyeti beklemiştir. Mucur Belediye Reisi Derviş Ağa, heyetin gel­mekte olduğunu haber vermiştir. Kendilerini karşılamak üzere Kırşehir ve Mucur'dan ge­len coşkulu kalabalığı gören Mustafa Kemal Paşa ve heyet üyeleri, otomobillerden in­mişler ve halkı selamlamışlardır. Kaymakam Cevat Bey, heyet üyelerine kazası adına "Hoş geldiniz" demiş ve bu sırada Mucur'a geldiğinde şimdiki Ziraat Bankası ve Hükü­met Binası arasında kız ve erkek ilkokul öğrencileri ile öğretmenleri bulunuyordu. Öğ­renciler ellerinde eski harflerle yazılmış: "Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Hoş Geldiniz" yazılı bir pankart taşıyordu. Burada Mustafa Kemal Paşa öğrencilere ve kalabalık kar­şılayıcılara: "Şimdiye kadar böyle içten bir karşılamaya rastlamadım. Mucurlular sağ olun. Vatan elden gidiyor. El ele verip düşmanlarımızı aziz topraklarımızdan kovacağız. Parolamız silah başına" şeklinde bir konuşma yapmıştır. Karşılama sırasında Kız İlkokulu Müdiresi Servet Fikret Hanım'ın 8-9 yaşlarındaki kızı Meliha tarafından Mustafa Kemal Paşa'ya bir demet çiçek sunulmuş ve aşağıdaki şiir okunmuştur.

Takdime şitap ettiğimiz şu çiçekler,
Mahsulü gülistan’ı vatandır, ne saadet,
Devşirmesine müftehiren verdik emekler,
Lütfeyle kabul et efendim, eyle inayet.
İşte bu rûzu mesadetle bâkemali iftihar,
Gülistane girip de lâne verdi berkarar,
Desti masumanemizle topladık birkaç çiçek.

Küçük kız öğrencinin okuduğu bu şiire ve sunduğu çiçeğe teşekkür eden Musta­fa Kemal Paşa, gördüğü sıcak ilgiden dolayı Mucur halkına hitaben, memnuniyetini be­lirten bir konuşma yapmıştır.

Karşılama sırasında Okul Müdiresi Servet Fikret Hanım da Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyet'i üyelerine hitaben, Mucur'a gelmelerinden duydukları memnuniyetleri­ni belirten bir konuşma yapmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Servet Fikret Hanım'a yağmur­lu ve çamurlu bir günde öğrencileri getirmesinden ve yapmış olduğu içtenlik dolu konuş­masından dolayı duyduğu mutluluğu belirttikten sonra Servet Fikret Hanım'a aşağıdaki takdirnameyi vermiştir:

"Mucur Nümune-i Nezahet Başmuallimesi Servet Fikret Hanımefendiye,
Heyetimiz namına yapılan merasim-j istikbali yeye şeref verecek suret-i muntazama da iştirak buyurulan eser-i nezakete şahsen müteşekkir olduğumuz gibi... şu küçük kasabada gördüğümüz asar-ı terakki bizleri cidden mütehassıs etmiştir. Secayi tebrik olan mesai-yi aliyelerinizde muvaffakiyetler temenni ederim efendim.

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti
Heyet-i Temsiliyesi namına
Mustafa Kemal

Mustafa Kemal Paşa Mucur'da kaldığı sırada öğrencileri yanına çağırarak sıkça görüşmüş ve onlarla yakından ilgilenmiştir. Bu görüşmelerden sonra: "Bu küçük kasa­bada gördüğüm hürmeti ve çocuklarda gördüğüm zekayı hiçbir yerde görmedim" diye­rek, duygu ve düşüncelerini belirtmiştir.

Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti bu coşkulu karşılama töreninden sonra halkla birlikte Kaymakamlık binasına gelmiş ve burada Mucur Müftüsü İsmail Hakkı Efendi uzunca bir dua okuyarak Tanrı'dan başarılar dilemiştir.
Kaymakamlık makamına Mustafa Kemal Paşa'dan sonra Mucur Belediye Başka­nı Nuri Bey'le birlikte, belediye meclisi üyelerinden Hacı Süleyman Bey, Tevfik Bey, Ha­cı Emin Bey, Derviş Mehmet Bey ve Hayri Efendiler gelerek, Mucur halkı adına "Hoş geldiniz" demişlerdir. Burada Mustafa Kemal Paşa halktan, görüşmek isteyenleri kabul ederek, dileklerini dinlemiş ve ülkemizin içinde bulunduğu durum hakkında açıklamalar­da bulunarak, ülkemizi ve milletimizi bekleyen felaketleri anlatmıştır. Öğle yemeğini Kaymakamlık binasında yiyen heyet, daha sonra Mucur ileri gelenlerinin ülkenin içinde bulunduğu durumla ilgili sordukları soruları cevaplandırmıştır. Bu görüşmeler sırasında Mucur halkından Mehmet Hayri Efendi'nin: "Paşa Hazretleri, İstanbul’la fekki-i irtibattan bahsolunuyor. Bundan maksat nedir?" diye sorduğu soruya Mustafa Kemal Paşa:

 "Mü­tareke ile elimizden çıkan yerleri geri almak için" diyerek cevap vermiştir. Bu arada Mu­cur'un pazarı münasebetiyle çevre köylerden haftalık alış-veriş için Mucur'a gelenlerden Çanakkale Savaşları'na katılmış bir askerin, Mustafa Kemal Paşa'yı cepheden tanı ya­rak, askerce selamlaması ve elini öpmesi, Mustafa Kemal Paşa'nın da; bu Çanakkale Gazi'sine birliğini, hangi cephelerde bulunduğunu, köyünü, geçim durumunu ve ailesi hakkında içtenlikle ilgilenerek sorular sorması, orada bulunan halkın heyecanlanması­na ve duygulu anların yaşanmasına neden olmuştur. Bu olay, Mucur halkının gözünde Mustafa Kemal Paşa'nın daha da yücelmesine, halkın, Temsil Heyeti'ne tam olarak gü­venerek, samimi duygularla bağlanmalarına neden olmuştur.

21 Aralık 1919 Pazar akşamı saat 20.30'da Mucur'a gelen Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti, geceyi Mucur'da geçirmiş ve 22 Arlık 1919 Pazartesi sabahı iki oto­mobil ile Hacıbektaş'a hareket etmişlerdir.

23 Aralık 1919 Salı gecesini Mucur'da geçiren Mustafa Kemal Paşa ve Temsil He­yeti, 24 Aralık 1919 Çarşamba sabahı Kırşehir'e hareket etmiştir.

c) Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Kırşehir'de Karşılanışı

24 Aralık 1919 Çarşamba sabahı Kırşehir'e gelmek üzere Mucur'dan hareket eden Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti yağmurlu bir havada, şehir girişinde bulu­nan Gölhisar yöresinde Kırşehir atlıları tarafından coşkulu bir şekilde karşılanmıştır.

Daha önceden Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Kırşehir'e gelmekte ol­duklarını haber alan bazı Kırşehirli atlılar Topraklıya kadar gitmişler, hatta ülkenin için­de bulunduğu kötü durumdan kaygılanan duyarlı bir kısım Kırşehirliler de Mucur ve Ha­cıbektaş'a giderek Mustafa Kemal Paşa ile görüşmüş ve fikir alışverişinde bulunmuşlar­dır.

Ülkenin her köşesinde olduğu gibi Kırşehir'de de, içinde bulunulan durum hakkın­da her yerde sohbetler yapılıyor, yeni gelişmeler büyük bir ilgi ile takip ediliyor ve Sivas Kongresi’nde alınan kararlar en küçük yerleşim birimlerine kadar ulaştırılıyordu. Zaten Kırşehir halkı Mustafa Kemal Paşa'yı Sivas Kongresi ile tanımış ve O'na güven duymuş­tu. Kongre Heyeti'nin Kırşehir'e geleceği duyulur duyulmaz hemen şehirde hazırlıklara başlanmıştır. Kırşehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile birlikte önceden beri çalışmalarını sürdüren ve Mustafa Kemal Paşa ile aynı görüşleri savunan Kırşehir Gençler Derneği mensupları da bu haberi büyük bir sevinç ve heyecanla karşılamışlar, dernek üyelerin­den M. Hilmi Bey şehir halkından yapılacak masraflar için yardım toplamış, ertesi gün de Mustafa Kemal Paşa'nın ve Temsil Heyeti'nin Kırşehir'e geleceğini çarşı esnafına du­yurmuştur.Daha o günlerde "Kurtarıcı" gözüyle bakılan Mustafa Kemal Paşa'yı coşkulu bir şekilde karşılamak için yapılabilecek her türlü hazırlık tamamlanmaya çalışılmıştır.
Bu sıralarda Kırşehir'de mutasarrıflık görevini vekaleten yürütmekte olan muhase­beci Ali Hikmet Bey, Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Kırşehir'e geleceğini ha­ber alır almaz, vergi dairesinde veznedar olarak görev yapan M. Sıtkı (halk arasında Ha­cı Bey diye bilinmektedir) Doğu ile birlikte karşılama ve uğurlama programını son kez gözden geçirmişlerdir. Bu haber, resmi kurumlar ve sivil halk arasında da çok hızlı bir şekilde yayılmıştır. Olumsuz hava şartlarına rağmen herkes karşılama töreni için bir şeyler yapabilmek düşüncesi ile harekete geçmiştir. M. Sıtkı (Doğu) Bey, karşılama töreni için yapılan hazırlıkları şöyle anlatmaktadır:
O zaman Kırşehir'de mutasarrıf vekili muhasebeci Ali Hikmet Bey, ben ise ver­gi dairesinde veznedar idim. Aynı zamanda Kırşehir Gençler Derneği Yönetim Kurulun­da üye olarak bulunuyordum. Mutasarrıf Vekili Ali Hikmet Bey, vezne bölümündeki oda­ma geldi Kapıyı sıkıca kapattı ve sandalyesini masamın yanına yaklaştırarak oturduk­tan sonra bana: "Hacı, kongre üyeleri Ankara'ya giderken buradan geçecekler. Şerefle­rine uygun bir karşılama programı hazırlamak lazım. Buna göre bir program hazırlarsı­nız. Gençler Derneği ile de hemen temasa geçin dedi." Bu emir üzerine M. Sıtkı (Doğu) Bey hazırlamış olduğu programı Ali Hikmet Bey'e göstererek onayını almış ve hazırla­nan bu program; Mutasarrıf Vekili A. Hikmet Bey, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Müf­tü Halil Efendi ile birlikte Kırşehir Gençler Derneği’nden Mustafa Nural Bey, Reşat (Öz­deş) Bey ve Necati Bey'den oluşan bir grup tarafından başarıyla uygulanmıştır.

Kırşehir halkı, Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Mucur'dan hareket etti­ğini öğrenir öğrenmez önde atlılar olmak üzere, Mucur yönüne doğru yola koyulmuştur. Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Kırşehir'e gireceği yol üzerinde bulunan Ye­nice Mahallesi'nin sokakları Kırşehir halkı tarafından doldurulmuştur. Kırşehir halkı, Mustafa Kemal Paşa'nın şahsında gelecekteki aydınlık günleri görüyordu. Bu umutla halkın büyük çoğunluğu Kılıçlı Köprüsü çevresinde toplanmıştı.

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını karşılamaya giden atlılar, bugünkü otobüs terminali yakınında bulunan Koşu Yolu'nda, Kılıçlı Köprüsü çevresinde bekleyen kala­balığı görünce, kalpaklarını sallayarak geliyorlar" diye haber vermişlerdir. Kılıçlı Köprü­sü'nde de yüz elli kadar atlı, kuyrukları düğümlenmiş atları ile heyeti taşıyan otomobil­lerin çevresinde cirit oynarken, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları otomobillerden ine­rek halkı selamlamışlardır. Mustafa Kemal Paşa otomobilden yere iner inmez "tekbir" getirilerek, kurbanlar kesilmiştir.
Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'ni karşılayan Mutasarrıf Vekili Ali Hikmet Bey, Mustafa Kemal Paşa ve heyete hitaben "Hoş geldiniz Paşa Hazretleri, aziz misa­firler" dedikten sonra, Kırşehir'in ileri gelenlerini ve Gençler Derneği üyelerini Mustafa Kemal Paşa'ya tanıtmıştır. Mustafa Kemal Paşa da memnuniyetini belirttikten sonra yol kenarındaki tarlada cirit oynayan atlıları kısa bir süre seyretmiş ve daha sonra Ali Hik­met Bey'e gösterilen bu ilgi ve yapılan hazırlıklar için teşekkür etmiştir.

Kılıçlı Köprüsü'nden itibaren halkla birlikte bir süre yürüyen Mustafa Kemal Pa­şa'nın, başında bir kalpak, üzerinde de askeri bir elbise bulunuyordu.

Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyet' i için geçtikleri yol üzerinde yaklaşık her iki yüz metrede bir kurbanlar kesilmiştir. Heyet, şimdiki Gazi ilkokulu önüne geldiğinde, okul müdürü Ömer Aydın Bey'in yönetimindeki öğrenciler tarafından alkışlarla karşıla­mıştır. Bu sıcak ilgi karşısında Mustafa Kemal Paşa otomobilden inerek, Ortaokul Mü­dürü Ömer Aydın Bey'in yanına gelmiştir. Ortaokul Müdürü Ömer Aydın Bey, Mustafa Kemal Paşa'yı öğrencilerine; "Aziz yurdumuzu çizmeleri ile kirleten düşmanı kovmak için canlarını ortaya koymuş, tarihin en şanlı sayfalarına giren milli kahramanlarımızdan­dır. Onları size tanıtmakla bir ders daha vermiş oluyorum. Yurt için çalışanları, nesiller unutur "mu?" diyerek takdim etmişti: Mustafa Kemal Paşa ise bu sözlere teşekkür ede­rek yoluna devam etmiştir.
Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti Gazi ilkokulu'ndaki törenden sonra otel ve hanlarla çevrili bulunan şehir girişine doğru ilerlerken, çevredeki halkı da selamlayarak Kapıcı Camii önündeki meydana gelmişlerdir. Kapıcı Camii önünde ana okulu öğrencilerini de gören Mustafa Kemal Paşa otomobilinden inerek çocukları okşamış ve sevmiş­tir.

Kırşehir, o zamana kadar böyle bir kalabalık görmemiştir. Burada Hacı Ali, Mülâzım’ın oğlu Ethem Hacı ile Terma Hacı'nın oğlu Hafız Şevket "tekbirler" getirerek kurban­lar kesmiş, halk ise coşkun sevgi gösterilerinde bulunmuş ve Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'ni dakikalarca alkışlamıştır. Böyle siyasi bir ortamda, Kırşehir halkının mil­li bağımsızlık ruhu ve heyecanı içinde büyük kahramanı ve arkadaşlarını candan ve sa­mimi bir şekilde kucaklamaları, gelişmelerin hangi yönde olması gerektiğini sezinleyen Kırşehirliler için, Milli Mücadele tarihinde takdirle kaydedilecek milli bir şereftir.

d) Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Kırşehir'deki Faaliyetleri

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Kırşehir'de büyük bir törenle ve coşku ile Ka­pıcı Camii Önündeki meydanda karşılandıktan sonra, ilk olarak hükümet binasına git­mişlerdir. Burada kısa bir süre dinlendikten sonra Gençler Derneği üyelerinden M. Sıtkı(Doğu) Bey ve Hilmi (Nural) Bey, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını çay içmeye der­nek binalarına davet etmişlerdir. Bu arada Kırşehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Müftü Halil (Gürbüz) Bey ve arkadaşları, Mustafa Kemal Paşa'nın yanından bir dakika olsun ayrılmamışlardır. Bu yakın ilgi sonucunda Mustafa Kemal Paşa'nın Gençlik Der­neği ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyelerine olan güveni iyice artmıştır. Hatta bu sırada Mustafa Kemal Paşa'ya gelen bir şifre telgrafını hiçbir sakınca görmeden, şifre çözücü ile birlikte açarak onların okumalarına izin vermiştir.

Müftü Halil (Gürbüz) Bey'in ifadesine göre Mustafa Kemal Paşa Kırşehir Müdafaa­i Hukuk Cemiyeti'nden şunları istemiştir:

a) Erzurum ve Sivas Kongrelerinde belirlenen esaslara göre verilen emirlerle hareket edilmesini, çünkü bu emirlerin her türlü durum dikkate alınarak hazırlandığını, bu hususun tüm vatandaşlara duyurulması ve aydınlatılmasını,
b) Her fırsatta halkla ilişki kurulmasını ve genel durumun anlatılması hususudur.
Hükümet binasından ayrılan heyet, önce belediyeyi, sonra da ortaokulu ziyaret et­mişlerdir. Ortaokulda Kırşehir Sancağı'nın eğitim-öğretim durumu hakkında okul müdü­rü ve aynı zamanda Milli Eğitim Müdür Vekilliği görevini yürüten Ömer Aydın (Genç) Bey'den gerekli bilgileri almıştır. Bu arada Mustafa Kemal Paşa ile Ömer Aydın Bey arasında şöyle bir konuşma geçmiştir.

M. Kemal Paşa: - Müdür Bey, Kırşehir'in kaç iptidai mektebi var?
Ömer Aydın Bey: - Yetmiş, Efendim,
M. Kemal Paşa: - Kaç köyünüz mevcut?
Ömer Aydın Bey: -Üç yüz altmış iki pare
M. Kemal Paşa: - Mektep adedi köy sayısına göre azdır. Her köyde bir mektep açılmasını temin etmek için ne düşünüyorsunuz Müdür Bey?
Ömer Aydın Bey: - Efendim, eğer Umumi Harp'ten dönen ihtiyat zabitlerinin mu­allimlikle istihdamı mümkün olursa bu fikirlerinizi ziyadesiyle mevkii fiile koymak imkan dahiline girer. Okuma nispeti birden yükseltilebilir.

Mustafa Kemal Paşa bu konuşmasıyla, ülkenin kurtulacağından emin olduğu an­laşılacağı gibi, eğitim ve öğretim konusundaki düşüncelerinin de daha şimdiden hangi boyutta olduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir. Çünkü henüz örgütlenme aşa­masında bulunan halkın durumu, ülkenin yer yer işgal edilmeye başlanması, İstanbul Hükümeti'nin tutumu ve Anadolu'nun çeşitli yörelerinde başlayan isyanlar sürüp gider­ken, Mustafa Kemal Paşa'nın eğitim ve okullaşma konusundaki düşünceleri, ne denli uzak görüşlü olduğunu ve milletine olan güvenini açıkça ortaya koymaktadır.

Mustafa Kemal Paşa ve heyet üyeleri ortaokuldaki bu görüşmelerinden ve sunu­lan kahveleri içtikten sonra Gençler Derneği'ne gitmişlerdir.

Kırşehir Gençler Derneği üyeleri Mustafa Kemal Paşa ve heyet üyelerini kapıda karşılamışlar ve dernek üyesi M. Sıtkı (Doğu) Bey: "Genç arkadaşlarım adına derneği­mizi şereflendirdiğiniz için teşekkür ederim" demiş, Dernek Reisi Reşat Bey, konukları ve üyeleri Mustafa Kemal Paşa'ya takdim ettikten sonra, kısa bir teşekkür konuşması yapmıştır. Cevat Hakkı Bey'de hazırlamış olduğu konuşmasını okuduktan sonra, konuklara çaylar ikram edilmiş ve ülkenin o günlerde içinde bulunduğu olağanüstü durum ko­nuşulmaya başlanmıştır. Dernek üyeleri milli mücadeleden yana olan görüşlerini belirt­miştir, Mustafa Kemal Paşa ise, Kırşehir gençlerinin ülke meselelerine gösterdikleri ilgi ve duyarlılıktan sonra derece memnun olmuştur.

Bu arada Gençler Derneği'nin tüzüğünü alarak inceledikten sonra; "Sevgili genç­ler, sizin gösterdiğiniz heyecanlı tavır ve hareketlerinizden çok mutlu olduk. Esaret teh­likesine düşen, hürriyet ve istiklalini elde etme hususundaki davamızın ruhuna inanmış olduğunuza kanaat getirerek tüzüğünüzün çizdiği esaslar cidden takdir edilir şekildedir. ilerde hepinizin şerefli başarılar yolcusu olduğunuzu görmekle iftihar ederiz. Şeklinde dernek yöneticilerini duygulandıran ve mutlu eden sözleş söylemiştir.

Mustafa Kemal Paşa Kırşehir Gençler Derneği'ndeki bu takdir dolu ve anlamlı konuşmasından sonra, dernek yöneticileri tarafından getirilen hatıra defterine, o andaki duygu ve düşüncelerini yansıtan aşağıdaki metni yazarak Temsil Heyeti üyeleri ile bir­likte imzalamıştır. Kırşehir gençliği ve Kırşehir halkı için bir övünç belgesi olan bu bel­gedeki sözler şöyledir:

"Kırşehir gençliğinin, vatanımızda gençliğin kıymetli bir enmuzeci olduklarını ispat edecek efkar-ı metine ve musîbe ile mütehallî kanaati ile vaz-ı imza eyleriz.
24 Kânunuevvel1335

H. Behiç          A. Rüstem        M. Müfit           H. Rauf             M. Kemal"

(Kırşehir gençlerinin, ülkemiz gençliğinin değerli bir örneği olduklarını kanıtlayarak ve doğru görüşlerle donatılmış oldukları kanaati ile imzalarız.
24 Aralık 1919

Hakkı Behiç    Alfred Rüstem      Mahzar Müfit         Hüseyin Rauf              Mustafa Kemal)

Kırşehir Gençler Derneği'ndeki bu tarihi görüşme ve açıklamalardan sonra, geç vakit gençlere veda ederek ayrılan Mustafa Kemal Paşa ve heyet üyeleri Müftü Halil (Gürbüz) Bey ile birlikte kendilerine ayrılan Kılıçözü kenarında ve şimdiki Ekinciler Un Fabrikası yakınında bulunan, Sait Efendi'nin (Çopur Sait) oğlu Öğretmen Mustafa (Er­dem) Bey'in evine gitmişlerdir. Konukların yatabilmeleri için gerekli yatak-yorganlar Be­lediye Başkanı ve üyelerin evlerinden getirilmiştir. Çorba, hindili pirinç pilavı, su böreği, turşu ve meyveden oluşan akşam yemeği, yer sofrasında, samimi bir ortamda yenilmiş­tir. Mustafa Kemal Paşa en çok Kırşehir'in geleneksel yemeği olan "su böreğini" beğen­miştir. Yemek sırasında Ortaokul Müdürü Ömer Aydın Bey'in düzenlemiş olduğu ve or­taokul öğrencilerinin katıldığı coşkulu fener alayının, kaldıkları binanın önüne gelmesi üzerine, Mustafa Kemal Paşa ve heyet üyeleri dışarı çıkarak, bu coşkulu topluluğu se­lamlamışlardır. Bu sırada Ortaokul Müdürü Ömer Aydın Bey; "Pek muhterem Paşa Haz­retleri, vatanımızın kolunu, kanadını budamak için her taraftan memleketimizin saran düşmanlara, sizin kahramanca yapacağınız kumanda altında savaşacak olan askerleri­mizden yiyecekleri tokatla, cezalarını bulacaklarını imanımız vardır. Fransa Cumhur Başkanı Raimonde Poincare, vatanımızın hastalandığını söylemekle büyük hataya düş­tüğünü ilerde kendisi de itiraf edecektir. Memleketimizin hasta olmadığını, vatanımızın aslanlar yatağı olduğunu ispat için bu millet sizin rehberliğinize muhtaçtır.

İstanbul Hükümeti ecdadımızın kanını akıtarak kazandığı bağımsızlığı feda edecek kadar aczi yet içinde bulunuyor ve sanki düşmanla işbirliği yapmış gibi görünüyor. işte bu ,gördüğünüz halkın sevgi gösterisi, size candan bağlılığının açık bir belirtisidir. Varolunuz. Amacınıza ulaşmanızı ve sağlığınızı Allah'tan dileriz, aziz ve muhterem he­yet…" şeklinde bir konuşma yapmıştır.

Ömer Aydın (Genç) Bey'in bu konuşması üzerine Mustafa Kemal Paşa'da genç­lere olan güvenini, ülkenin içinde bulunduğu durumu ve nelerin yapılması gerektiğini açıklayan uzun bir konuşma yapmıştır. Bu konuşma, o günlerde ortaokulda tarih, coğ­rafya ve beden eğitimi derslerini veren ve daha sonra da Kırşehir Milli Eğitim Müdürlü­ğü görevi yapmış olan Cevat Hakkı Tarım Bey tarafından "Atatürk Kırşehir"de adlı bir ki­tapta yer almıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın yaptığı bu konuşma 30 Ağustos 1936 tarih­li  "Kırşehir Gazetesi" nde yayınlanmıştır. Bu konuşmanın en çarpıcı yanı ise: "Müstakil yaşamak için feyizli vatanın teminine muhtacız. Çizdiğimiz bir hudut vardır. Bu hududu ecnebilerin elinde bırakmayacağız, emniyetiniz pek sağlamdır" şeklindeki bu ifadelerle üstü kapalı da olsa Misak-ı Milli sınırlarının 20 Ocak 1920 tarihinden önce düşünülmüş olduğunun, Mustafa Kemal Paşa tarafından Kırşehir'de açıklanmış olmasıdır. Aynı ko­nuşma A. Ü. Türk inkılap Tarihi Enstitüsü'nce de resmi bir belge olarak kabul edilmiştir.

Mustafa Kemal Paşa bu konuşmasından sonra, fener alayı alkışlar arasında da­ğılırken: "Sevgili Kırşehir halkı ve gençleri! Bizi çok hislendirdiniz. Her yerde halkın coş­kun sevgi gösterileri ile karşılaştık. Milletin inancının kuvvetli olduğunu gördük.

Namık Kemal:
'Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok imiş kurtaracak baht-ı kara mâderini,
demiş. Bu milletin içinden çıkan ben Kemal de övünerek değil, milletimizin asalet ve kahramanlığına dayanarak söylüyorum:

'Vatanın bağrına düşman dayasa hançerini,
Elbet bulunur kurtaracak baht-ı kara mâderini,"
diyerek, milletin hayat ve hürriyeti söz konusu olduğunda, kendisiyle birlikte tüm Türk Milleti'nin her türlü özveriye katlanabileceğini dile getiriyordu.

e) Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Kırşehir'den Uğurlanışı

25 Aralık 1919 sabahı çok erken saatlerde uyanan Mustafa Kemal Paşa ve arka­daşları, kahvaltıdan sonra Kırşehir halkının doldurduğu sokaklardan geçerek Hükümet Konağı'na gitmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa ve heyet, Hükümet Konağı'nda şehir ileri gelenleri ile tek tek vedalaştıktan sonra otomobillerine binerek Kaman'a doğru hareket etmişlerdir. Ortaokul Müdürü Ömer Aydın Bey, heyetin gelişinde olduğu gibi, gidişinde de öğrencilerle birlikte şehrin çıkışında yerini almıştır. Mustafa Kemal Paşa kendisini uğurlamak amacıyla Ömer Aydın Bey ve öğrencilerinin beklemekte olduklarını görünce, arabasından inerek aralarında bir müddet dolaşmış, onları okşamış ve Ömer Bey'in de elini sıkarak vedalaşmıştır. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa ile Ömer Aydın Bey arasın­da şöyle bir konuşma geçmiştir.
Ömer Aydın Bey - Paşa Hazretleri, eğer milletimizin yeteneklerini iyi yönetir ve kullanırsanız, ki bundan kesinlikle eminiz, hem vatanımız, hem de bağımsızlığımızı sağla­mış, milli tarihimize adınıza değer bir şan, şeref sayfası ve destanı yazmış olursunuz. Hepimiz hepinize hayırlı yolcuklar dileriz.

Mustafa Kemal Paşa - Milletimizin yüksek yeteneğini iyi kullanarak bu yolda ba­şarılı olacağımızdan eminiz ve siz de emin olabilirsiniz" dedikten sonra otomobillerine tekrar binerek 25 Aralık 1919 Perşembe günü Kırşehir atlıları eşliğinde Kaman'a gitmek üzere ayrılmışlardır.

f) Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Kaman'a Gelişi Sonrasındaki Gelişmeler
Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti 25 Aralık 1919 Perşembe günü saat 9.00 civarında Kırşehir'den uğurlanmış, saat 11.00 civarında da Kaman'a 20 km uzaklıkta bulunan Sofularda (Aydınlar) durarak köy bakkalı ile bu civarda bulunan köyler ve Ka­man hakkında kısa bir söyleşi yapmışlardır. Kırşehir atlıları, Aydınlar Köyü'nün biraz ile­risinde bulunan tepede Kaman atlıları ile buluşarak birlikte cirit oynamış ve daha sonra Kırşehir'e dönmüştür. Heyet ise, Kaman atlılarının rehberliğinde Kaman girişindeki bir hanın önünde kalabalık bir halk tarafından karşılanmıştır. Kamanlılar tarafından coşku­lu bir şekilde karşılanan Mustafa Kemal Paşa'nın, başında sarı bir kalpak ve sırtında as­keri bir elbise bulunmaktadır. Otomobilden inen Mustafa Kemal Paşa ve heyet üyeleri­nin etrafına toplanan halk ile birlikte Kaman Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başkanı Hacı Ali Bektaş Ağa da gelmiş ve konukları hazırlamış olduğu atlarla kendisine ait çiftliğe götür­müştür. Burada ikindi kahvaltısı şeklinde; yağda pişirilmiş yumurta, yoğurt, pekmez ve meyve yenilmiş, yol yorgunluğunu atmak için bir saat kadar dinlenen Mustafa Kemal Pa­şa, köylerden gelen bazı kişilerle görüşmeler yapmış, memleketin içinde bulunduğu du­rumu açıklayarak, padişahın iş göremez hale geldiğini, yurdun yer yer işgal edildiğini, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararları anlaşmıştır. Orada bulunan halktan da köylünün durumunu, "aşar" vergisini, "mültezim"lerin uygulamaları ve hayvan yetiştirme miktarlarını sormuştur. Daha sonra dışarıda bekleyen topululuğa karşı yüksek bir yere çıkarak bir konuşma yapmıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın yapmış olduğu bu konuşmanın içeriği hakkında H. Ali Bektaş Ağa'nın yeğeni ve Kaman Belediye Başkanı Halil Bey ta­rafından şu şekilde nakledilmektedir.

- Köyünüz ne kadar güzel, her taraf ağaçlarla dolu, kim bilir yazın ne hoş ve serin havası olur. Şu cennet gibi köyünüzün içinde düşman çizmelerinin dolaşmasına han­giniz ve hangimiz razı oluruz. işte şirin İzmir’e düşman girdi. Oradaki vatandaşlarımızın hepsi esir muamelesi görmektedir. Padişah da esir edilmiş bir haldedir ve memleketin derdine çare bulacak bir durumda değildir. Düşmanlar bin bir hile ile, elbirliği yaparak bizi yok etmek istiyorlar. Sizlerin yardımı ile bu felaketli günleri atmaya çalışacağız.

Mustafa Kemal Paşa'nın konuşması bittikten sonra çevresinde toplanan halk sev­gi gösterisinde bulunmuş ve bir müddet daha sohbet ettikten sonra hazırlanan akşam yemeğini yemek üzere H. Ali Bektaş Ağa'nın evine girmişlerdir. Baş menusu kızartılmış tavuk ve bulgur pilavından oluşan akşam yemeği yer sofrasında neşe içerisinde yenildikten sonra heyet üyeleri kendileri için ayrılan odalarda yatmışlardır. Mustafa Kemal Paşa ise gece bir müddet daha bazı notlar almak ve almış olduğu notları da gözden ge­çirmek için yatmamış, bu süre içerisinde de Kaman Belediye Başkanı Halil Bey kendi­sine refakat ederek ikramlarda bulunmuştur.

26 Aralık 1919 Cuma günü sabah erken kalkan Mustafa Kemal Paşa ve Heyeti Kaman'dan, çevre köylerden ve Kırşehir'den gelen atlılarla birlikte kalabalık bir halk ta­rafından yağışlı ve çamurlu bir ortamda Ankara'ya uğurlanmıştır.

Derleyen: Karaca KURT Türkmen OCAĞI Başkanı Fatih Mehmet Yiğit

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DANİŞMENDLİ KARACAKURT TÜRKMENLERİ