ANADOLUM
Anadolu'm, güzel Anadolum
Göz bebeğim, Cennet Yurdum
Kaan'ları, Hakan'ları otağ kurmuş
Uğruna şahadet getirip, Şehit olmuş
Türkülere bir destansın Anadolum
Bahadırlar diyarı benim güzel yurdum
Orta Asya'da gelir soyun
Öz Türk Türkmenlerinden Oğuz boyun
Anadolu yaylalarında akar, hayat dolu berrak suyun
Ab-i hayat içinde Anadolum
Kekik-Yavşan kokan benim güzel yurdum.
Yayla çiçeği kokulu ilkbaharların
Yaz gelince türlü türlü meyve yüklü ağaçlarını
Çağlayıp akar gelir tatlı su ırmakların
Bereket hazinesi Anadolum
Her tarafı çiçek kokan benim güzel yurdum
Üsttű karli-buzlu yüce dağların
Mor menekşeli,kekik-yavşan kokulu yaylaların
Al lâleli, mor sümbüllü sarı çiğdem,
Al gelincik li ovaların
Ortasında çaylar akan bahçe-bağların
Her tarafı güzellikler içinde benim Ana<dolum
Kır çiçeği kokulu, Cennet misâli benim güzel yurdum
Doğusunda Fırat'ıyla, karışır Karasu Murat'ıyla
Sınır çizer Meriç'iyle, Dicle'siyle, Aras'ıyla
Kan damarı Kızılırmak, Yeşilırmak-Sakarya'sıyla
Abıhayat ırmak'larınla övün Anadolum
Cennet misali benim güzel yurdum
Kimler gelip, kimler geçmiş
Kimler konup, kimler göçmüş
Pınarlarında tatlı, soğuk sular içmiş
Erenler diyarı Anadolum
Türkülere destan olan benim güzel yurdum
Yükselir dumanın, karışır boz bulutlara
Alev alev yanan Aile ocağında
ne Yiğitler yetişti senin bağrında, Ana kucağında
Yiğitlerinle övün Anadolum
Kahramanlar diyarı benim güzel yurdum
Hakanlara yön veren Evliyaların, Ulu Erenlerin var
Hak-ı Hak bilip, doğru yolu görenlerin var
Bu Cennet Vatan uğruna;
Şehadet Şerbeti içip yatan Aziz Şehitlerin var
Evliyalar-Erenler diyarı Anadolum
Şühedalar diyarı benim güzel yurdum
Tarihin ayrı bir destan yazar dünyaya
Şanla-Şerefle göklerde dalgalanan Al Bayrağınla
Selam verir gökyüzündeki Yıldızlara-Ay'a
Seni ancak, bu kadar methedebildi Esasoğlun.
Selam senin Ay Yıldızlı Al Bayrağına Anadolum.
Cennet misali benim güzel yurdum
10 Nisan 1988
H.Osman ÇALŞAN
Karacakurt Türkmen ŞAİR
Şair Hakkında:
H. Osman ÇALIŞAN 1939 yılında Kırşehir'in Kuruağıl Köyünde dünyaya gelmiştir. Koşuk ve nazım türü halk şiiri yazmaya gençlik yıllarında başlamış olmasına rağmen, hayata geçirmeyi pek düşünmemiştir. Halbuki şiirlerinin bir çoğu 1960-1970'li yıllarda memuriyet döneminde ka- leme alınıp, yazılmıştır. Bu da zaten hangi şiirin hangi tarihte ve mevsimin hangi aylarında kaleme alındığı da her şiirin sonunda gösterilmiştir. Aynı zamanda ben şair değilim şiir mısralarında da olduğu gibi, gençlik yıl- larında kaleme alıp yazdığı ve bu günkü yaşantı anlayış tarzına uymayan bir kısım şiirlerini de yakıp imha etmiştir. Daha bir kısım şiir müsveddeleri de gözden geçirilip sadeleştirilmeyi beklemektedir. Ancak; çok sevdiği oğlu Ramazan Derya'yı ani bir vefatla kaybetmenin üzüntüsü ile bu acizane misraları gün yüzüne çıkarıp, bir kitapçık haline getirip ve bir anı olarak da bastırmaya karar vermiştir. ve Merhum oğlu ile ilgili OĞLUMA MERSİYE VE BENİM KÖYÜM Şiirleri de bu yönde büyük etken olmuştur. Şiirlerine gelince; şiirlerindeki ana konu, her ne kadar bir kısım şiirleri kişisel duygular içeriyor ise de, bunun yanında tabiat güzelliğine hayranlık, tasavvufi ve felsefi duygular, hayatın içinde yaşanan, kaçınılmaz sosyal, kültürel ve ilâhi kader dediğimiz olaylar, Millî ve manevi duygular, bir anlatım ve bir öykü olarak ta kendini açıkça göstermektedir. Aslında, yazara göre şiir bir duygu selidir. Ve aynı zamanda bir insan'ın iç hissi duygu ve düşüncelerini, hayatta yaşanan acı-tatlı olayları, kendine uygun söz dizeleri ile manzum şeklinde dile getirip, mısralar halinde yazıya dökmekten başka bir şey değildir.
BEN ŞAİR DEĞİLİM BU BİR DUYGU ESİNTİSİ BENİM KÖYÜM -1- 27 BENİM KÖYÜM-I- ve BENİM KÖYÜM-II-Şiir hikâyelerimde: 1939-1960'lı yıllar arasındaki köyde yaşadığım çocukluk ve gençlik yıllarıma ait, tabiî anılarımı ve özlemimi göz önüne alarak; Köyün tarihini ve eski mazisini bilmeyen ve köyü tanımayan yeni ne- sil'e bir hatıra kalsın diye bu acizane iki bölümden oluşan BENİM KÖYÜM-I-ve KÖYÜM -II- şiir hikâyelerimin 1. Sinde, Köyün o günkü yıllarda geçen, tabii, Müspet ve sosyal yaşantısını. 2. Şiir hikayemde ise; köyün bu günkü geldiği menfi halini; Üzülerek de olsa BİR NAZİRE OLARAK dörtlük mısralar halinde, gerçek bir ifade ile bir anı Hikayesi olarak, bir şiir halinde dile getirmeye çalıştım.
Köyün kuruluş tarihine gelince; Köyün kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, çocukluk yaşımdaki ilk medrese tahsili öğrenimini 4 öğrenci olarak, Anne Anne'min Babası Mazhar Hoca'dan, Annemin Babası Molla Yusuf Hocaya intikal eden Köy odasında okuyarak geçirdik. Bu öğrenim esnasında, o günkü Köyün yaşlılarının sohbet konuşmalarından duyduğum ve edindiğim bilgilere göre; Karacakurt-Türkmen aşireti olarak Milâdi 1875 ile 1880 yılları arasında bir kısım varlıklı kimseler çevre yakın köylerden "daha önceleri Büyükbaş ve Küçükbaş hayvanlarını otlatmak için, Yayla olarak gelip-gittikleri" gelerek, bu yerlere yerleşip, kalıcı bir Mesken (Köy) haline getirerek yerleşmişlerdir. Köyün ismini de daha önce yayla olarak gelip gitmelerinde ağıllar içi boş, kuru anlamına geldiği için, köyün ismini de KURUAĞIL olarak isimlendirmişlerdir. Günümüze kadarda bu isimle devam ede gelmiştir. Aslında kuru bir yer olarak yerleşmemişler. O zaman köyün içinde Bir dere akmaktadır. Aynı zamanda hem doğusunda ve hem de batısında birer Dere çayı da akmaktadır. Doğusundaki çayın etrafı Bağ ve Bahçelerden müteşekkil idi. Ama ne var ki; Yukarılardaki bu çayları oluşturan yerlere GÖLET BA-RAJLARI yapıldığından, bu çaylar da kurudu. Bağ-Bahçe'den de eser kalmadı!
İşte günümüz medeniyeti böyledir. Bir tarafta yapar, bir taraftan da hiç belli
etmeden yıkar...
(Esasoğlu)
H.Osman ÇALŞAN
Karacakurt Türkmen Şair

Yorumlar
Yorum Gönder